28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kitap Yorumu: Bir Milyon Güneş - Beth Revis (Evrenin Ötesi #2)


Godspeed yalanlarla besleniyordu, şimdi ise kaosla yönetiliyor. 

Orjinal adı: A Million Suns (Across the Universe #2)
Türü: Genç-yetişkin, bilim-kurgu


Yorum serinin ilk kitabı olan Evrenin Ötesi'nden oldukça önemli spoilerlar içerecektir. 
Evrenin Ötesi yorumunu okumak için tıkla.


Yoruma nasıl başlasam? Bu kitap her şeyiyle ilk kitaptan daha iyiydi. Sıkıcı kısımları yok denecek kadar azdı. Sizi sürekli şok içinde bırakıyordu. Özellikle bir bölüm var ki ağzınız açık kalıyor. 

Evrenin Ötesi'nin sonunda  Orion bir donma haznesine kapatılmış, Bilge ölmüş ve Çırak yönetimi devralmıştı. Phydus denilen ve insanları uyuşturup köle gibi yapan ilacın kullanımını yasaklamıştı. Tabi bundan sonra insanlar zıvanadan çıkıyor. Godspeed'de ayaklanmalar falan oluyor. İnsanlar ilk defa gerçekten bir şeyler hissetmeye başlamış. Bazıları çalışmayı bırakıyor. Gemi kaosa sürükleniyor yavaş yavaş. 

Birisi Çırak adına cinayetler işliyor. İnsanlar bunu Çırak'ın yaptığını sanıyor ve otorite sarsılıyor. Şimdiye dek bastırılmış bir huzurla yaşayan insanlar şiddet uygulamaya başlıyor.
Amy & Çırak
Aynı zamanda Amy ve Çırak'ın ilişkisinin gelişimine şahit oluyoruz. Amy, Çırak'a olan güvenini kaybetmiş gibiydi ama hala yakınlar. Aynı zamanda Amy hala dışlanıyor toplum tarafından. Çırak da gemiyi yönetmekle meşgul olduğu için kendi halinde takılıyor. Orion'un onun için bıraktığı ipuçlarının peşine düşüyor. Bir nevi hazine avına çıkıyor.

Karakterler daha çok oturuyor ancak kimseye bağlanmamanızı öneririm. Kitap genelde Amy ve Orion'a yoğunlaşıyor. 

Kitabı çok gerçekçi buldum. Beth Revis olabilmesi muhtemel olayları çok güzel anlatmış ve ilk kitabı okuduysanız kaleminin sağlam olduğunu zaten biliyorsunuzdur. 

Kitapta çoook önemli gelişmeler oluyor. Üçüncü kitabın ilk ikisinden de iyi olacağı düşüncesindeyim. 3. kitap satışa sunuldu ve benim de elime ulaştı. En kısa zamanda okuyacağım. Baskısı da mükemmel olmuş.





24 Mayıs 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Evrenin Ötesi - Beth Revis (Evrenin Ötesi #1)


Geleceğe doğru yol alan dev bir uzay gemisinde aşk, cinayet ve çılgınlığın hikayesi

Orjinal adı: Across the Universe (Across the Universe #1)
Tür: Genç-yetişkin, bilim-kurgu, distopya, space opera*

*Space opera: Uzayda, gezegenler arasında geçen bilim-kurgu alt türü

Evrenin Ötesi bir space opera, yani uzayda geçiyor. Gezegenlere hep meraklı olmuşumdur, bu yüzden kitap beni hayli cezbetti. İsteklerimi tam olarak karşılamasa da çok güzel bir kitaptı. 

Godspeed çok büyük ve yıldızlararası bir uzay gemisi, öyle ki içinde küçük bir kasaba kurulu. Elbette yükse teknoloji kullanılıyor. Godspeed içindeki bine yakın insanla başka bir dünyaya, Centauri-Dünya'ya, yol alıyor. Burası yaşamaya uygun olduğu saptanmış ve Centauri yıldızının etrafında dönen bir gezegen. Neden Dünya'yı terk ettiklerini bilmiyoruz, yazar buna değinmemiş. 

Godspeed'de herkes birbirine benziyor; saç rengi, göz rengi vs. bakımından. Çünkü farklılığın kaosa sebep olacağı düşünülmüş. Gemi Bilge tarafından yönetiliyor, Bilge'nin bir de Çırak'ı var. Onu da sonraki bilge olması için yetiştiriyor. Bunun dışında yüzyıllar sürecek yolculukta yaşlanmamaları için dondurulmuş insanlar var, bunlar yeni gezegene varılınca uyandırılacaklar. Amy de bu dondurulmuş insanlardan biri. Kitap zaten onun donduruluş işlemiyle başlıyor. Sizi en başından bir merak sarıyor. Amy uyanacak mı? Neler olacak?


Ben tarafından yapıldı 
Kitap 2 bakış açısıyla yazılmış: Amy ve Çırak. İlk başta Amy uyuduğu için onun bölümleri hızla geçiyor ve Çırak'ın gözünden gemideki yaşama şahit oluyoruz. Daha sonra asıl olay oluyor: Biri Amy'i uyandırıyor. Uyanması gereken zamandan 50 yıl önce hem de. Ancak şöyle bir şey var, insanlar doğru şekilde uyandırılmazlarsa ölüyorlar. Biraz uzun oldu konu fakat asıl olaylar böyle başlıyor. 

Amy kızıl saçları ve soluk teniyle gemide tuhaf karşılanıyor. İnsanlar ona düşmanca davranıyor. Bu nedenle ondan kurtulmak isteyenler bile var. Ardından birisi teker teker insanları uyandırmaya -yani öldürmeye- başlıyor. Çırak ve Amy olayı çözmek için mücadele veriyorlar.


Amy ve Çırak
Amy'i de Çırak'ı da sevdim. İkisi de ayakları yere basan ve ergen davranışlarda bulunmayan tutarlı karakterlerdi. Bunların dışında kötü karakterler gerçekten de nefret edilesiydi. Harley favorilerimden biri oldu kesinlikle. Okuması çok eğlenceli bir karakterdi.

Ayrıca kitapta çok büyük plot twistler -kitabın akışında beklenmeyen şok edici olaylar- mevcuttu. Özellikle o son! Bu yorumu yazarken ikinci kitabı okumuş bulunmaktayım ve söyleyebilirim ki ikinci kitap kat kat daha güzel, her yönüyle. Bu kitaptan bir puanı kırmamın nedeni de Amy uyanana kadar kitabın biraz sıkıcı olmasıydı. Bilim-kurgu seviyorsanız mutlaka okumanız gerektiğini düşündüğüm bir seri Evrenin Ötesi. Ne yazık ki yurtdışında ya da ülkemizde hak ettiği ilgiyi görmemiş. 

Son olarak kapağa değinecek olursak Olimpos yayınları orjinal kapağı kullanmış, ki bence çok güzel. Bu nedenle onları tebrik ediyorum. Serinin 3. ve son kitabı da yakın zamanda çıktı. 





21 Mayıs 2014 Çarşamba

Kitap Kurtları Blog Tur #5: Cadıların Keşfi - Deborah Harkness (Türlerin Tanıtımı)



5. Gün: Türlerin Tanıtımı - Okumak İçin Doğdum

Merhabalar, Cadıların Keşfi turunun 5. günündeyiz. 

Kitabımızın konusuna değinmek gerekirse, Diana Bishop Oxford'da tarih akademisyeni ve aynı zamanda bir cadı. Ancak güçlerini kullanmamayı tercih ediyor, hayatını bilime adamış. Bir gün kütüphanede Ashmole 782 isimli gizemli bir elyazmasına denk geliyor. Bu elyazması sihirli ve uzun zamandır kayıp. Üç tür de -cadılar, vampirler, iblisler- bu elyazmasının peşinde. Birden hepsi kütüphaneye doluşuyor, Diana burada Matthew Clairmont'la tanışıyor. Matthew bir vampir ve Diana'yı korumak istiyor. Böylelikle Diana'nın Matthew'la olan ilişikisine ve birlikte elyazmasının sırlarını ortaya çıkarmalarına tanık oluyoruz.

Yazar mekanları fazlasıyla ayrıntılı anlatmış, bu sayede kendinizi orada gibi hissediyorsunuz. Aynı zamanda yazarın yazdığı konuda araştırma yaptığı çok belliydi, bu da beni mutlu etti. Kitabın başlarında biraz sıkılabilirsiniz ancak dayanmaya çalışın. Bence kitap 250'den sonra gerçek anlamda açıldı. (Kitap neredeyse 700 sayfa ve font'u da küçük olunca bu normal.) Yorumu kısa kesiyorum ve türlerin tanıtımına geçiyorum. Ayrıca en altta yer alan ve Pegasus sponsorluğunda 2 kişiye Cadıların Keşfi hediye ettiğimiz çekilişe katılmayı unutmayın :)



 (Soldan sağa: Matthew Clairmont - Vampir, Diana Bishop - Cadı, Hamish Osborne -İblis)

CADILAR

  • Cadılar doğa güçlerini kontrol ederler.
  • Cadılık soyla aktarılır.
  • Her cadı genlerine kodlanmış bir ya da birkaç gücü kontrol edebilir. 
  • Yaşam süreleri insanlarınki kadardır.
  • Cadıların gücü temelde isteklerini ve düşüncelerini gerçekleştirmektir. Ör: Bir cadı kitabın elinde olduğunu hayal eder ve kitap olduğu yerden eline gelir. Bunun yanında iksirler ve büyülü sözler de kullanırlar.
  • Her ne kadar sihirle kendilerini iyileştirebilseler de kolayca ölebilirler.
  • Kovan isimli gruplarda toplanırlar.
  • Başka bir cadıya baktıklarında cadı bunu karıncalanma olarak hisseder.

VAMPİRLER


  1. Vampirler yüksek hız, güç, çeviklik ve hızlı iyileşme yeteneklerine sahiptir.
  2. Vampirler belirli bir süreçle yaratılır. Vampir insanın kanını emdikten sonra ona kendi kanını verir.
  3. Cadıların aksine özel güçleri yoktur ancak hızları vs. dolayısıyla haklarında birçok mit vardır.
  4. Hızlı iyileşme süreçleri sayesinde neredeyse ölümdüzdürler.
  5. Vampirlerin özelliklerini kaynağı vampir kanının onlarda meydana getirdiği mutasyonlardır.
  6. Öldürülmeleri çok zordur.
  7. Genellikle yalnız, diğer vampirlerle birlikte ya da onları vampire dönüştüren kişilerle yaşarlar.
  8. Bir cadıya baktıklarında cadı bunu buz/soğukluk olarak hisseder.

İBLİSLER

  1. Yüksek zeka ve yaratıcılığa sahiptirler, deha ve delilik arasındaki ince çizgide yürüdekleri söylenir.
  2. İki insan ebeveynden doğarlar. İblisler biri onlara söylemezse iblis olduklarını bilmeyebilirler.
  3. İblisler rastgele ortaya çıkıyor gibi gözükmektedir.
  4. Yaşam süreleri insanlarınki kadardır.
  5. İblisler yaratıcılık ve zekaları yüzünden genellikle sanat alanında yeteneklidirler, matematik ya da finansa da yönelebilirler.
  6. Kolayca öldürülebilirler.
  7. İnsanlar tarafından tuhaf görüldükleri için genellikle kendi türleriyle yaşarlar.
  8. Bir cadıya baktıklarında cadı bunu öpücük gibi hisseder.
a Rafflecopter giveaway

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Kitap Tanıtımı: A Thousand Pieces of You - Claudia Gray

Marguerite Caine'in fizikçi anne babası radikal bilimsel başarılarıyla ünlü. En şaşırtıcı buluşları Alevkuşu, kullanıcılarının bazılar bizimkinden oldukça farklı olan paralel evrenlere gitmesini sağlıyor. Ancak Marguerite'nin babası öldürüldüğünde katil, babasının esrarengiz ve yakışıklı asistanı Paul, yasalar ona ulaşamadan başka bir evrene kaçıyor.

Marguerite ailesini yok eden adamın serbest olmasına izin veremez. Bu yüzden Paul'un peşinden, hayatlarının inanılmaz şekilde tanıdık gelen şekillerde birbirine dolandığı paralel evrenlere gidiyor. Her karşılaşmalarında Paul'un suçluluğunu ve kendi kalbini sorgulamaya başlıyor. Yakın zamanda babasının ölümünün arkasındaki gerçeğin düşünebileceğinden çok daha uğursuz olduğunu keşfediyor.


Senin Bin Tane Parçan, yaşayabileceğimiz sayısız diğer yaşamın olduğu karmaşık bir çoklu evreni keşfetmenizi sağlıyor ve binlerce ihtimalin ortasında bir aşkın kurtulup kurtulamayacağını sorguluyor.



***

Claudia Gray, çok satan Evernight serisinin yazarı. Kitap yakın zamanda Pegasus Yayınları'ndan çıktı. Bu kitabı da çıkarmalarını umuyorum. Kapak tasarımı çok güzel ve dikkat çekici.

13 Mayıs 2014 Salı

Kitap Yorumu: Efsane - Marie Lu (Efsane #1)

Gerçek, efsaneye dönüşecek.

Orjinal adı: Legend (Legend #1)
Tür: Genç-yetişkin, distopya

Efsane, aylardır beklediğim, her bilgi geldiğinde heyecanlandığım, tarih her ertelendiğinde üzüldüğüm bir kitaptı. Ancak kesinlikle beklediğimize değmiş. Adına yaraşır bir kitap olmuş Efsane.

İşte ben muhteşem yeteneklerimi konuşturdum :p
Efsane bir distopya romanı. Bir zamanlar ABD'nin olduğu yerde şimdi Cumhuriyet var. Burası sert, yaşam koşulları kötü ve komşularıyla -Koloniler- sürekli savaş halinde bir ülke. Çocuklar 10 yaşında Deneme'ye girmek zorundalar. Deneme zihinsel ve fiziksel olarak sizi değerlendiren bir sınav. Belli bir puanın altında alırsanız ise çalışma kamplarına yollanıyorsunuz.

June şu ana kadar Deneme'den 1500/1500 tam puan almış tek kişi, bir dahi. Day ise Cumhuriyet'i hep atlattığı için en tehlikeli değil ama en çok aranan suçlusu. June'un bir asker olan abisi Methias, Day tarafından öldürülünce ikilinin yolları kesişiyor.

June abisinin intikamını almak istiyor ve Day'le tanışıyor. Tabi bı sırada Day'in kim olduğunu bilmiyor. Konumuz böyle.

June & Day (Yazar aynı zamanda yetenekli bir çizer)
Benim kişisel görüşüm ise, kitaba bayıldım. Her sayfası aksiyon ve gizem yüklüydü. Elime aldığım gün bitirdim kitabı. İlk 100 sayfada -henüz June ve Day karşılaşmamıştı- o kadar da harika değilmiş diye düşündüm ama ondan sonra mükemmelleşti.

Bildiğiniz gibi ortalık distopyadan geçilmiyor ancak Efsane çok orijinal ve gerçekten çok iyi bir kitaptı. Tahmin edemiyeceğimiz bir sürü şey oldu. Kitabı okurken bazı yerlerde garip sesler çıkardım.

June'u, Day'den daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Şu ana kadar okuduğum en iyi distopya karakterlerindendi. Ayrıca Day'in sürekli 'kuzen' demesi kitapta sinirimi bozan tek şey oldu diyebilirim.

Bir de Tess vardı. Galiba ilerleyen kitaplarda aşk üçgeni gibi bir şey olacak. Umuyorum olmaz, kitap şimdiki haliyle çok güzel. Ama Tess'i tek başına karakter olarak çok sevdim.

JUNE IPARIS
Sonuç olarak kitap muhteşem, distopya severlerin mutlaka okuması lazım. Film hakları da alınmış. Baski kalitesi de gerçekten abartıldığı kadar güzel!


10 Mayıs 2014 Cumartesi

Etkinlik: Cumartesi İlk 10 (Akılda Kalıcı Anne Karakterler)


Yazıyı Optik'in Kitap Blogu'nda gördüm, ben de katılayım dedim. Aklımızda iyi ya da kötü yönleriyle yer edinen 10 anne karakteri sıralıyoruz.

1) Perl Zaltana -  Büyü Ustası
Yelena'nın annesi olan Perl çok iyi bir karakter bence. En küçük şeyde ağaca çıkması çok komik gelmişti Büyü Ustası'nda.

2) Bayan Sharpe - Beyaz Kedi
Zaten değişik bir tipti ama sondaki olaydan sonra iyice uyuz oldum.

3) Sarafine Duchannes - Muhteşem Yaratıklar
Başlığı okuyunca aklıma hemen bu geldi. Nefret edilesi! Böyle anne olmaz olsun.

4) Bayan Young - Meleğin Düşüşü
Kadın hep çocuklarını düşünüyor ama yardım ettiği söylenemez pek.

5) Natalie Prior - Uyumsuz
Çok cesur ve fedakar biri. En sevdiğim annelerden.


6) Catelyn Stark - Taht Oyunları
Kitabı okumadım ama diziyi izliyorum. (Sayılır değil mi?) Arada salaklık yapsa da özünde iyi biri.


7) Bayan Lowood -  Anna Kan Giyinmiş Kız
Cas'e yardım eden ve destek olan harika bir anne. Bir de cadı! Daha ne istersin?

8) Bayan Lancaster - Aynı Yıldızın Altında
Söze gerek var mı?


9) Annie Cresta - Açlık Oyunları
Daha çok çektiği acılarla aklımızda yer edinen bir anne :'(


10) Bayan Spiegelman - Kağıttan Kentler
Margo'ya karşı çok sorumsuzdu ve beni çok sinir etti gerçekten.


7 Mayıs 2014 Çarşamba

Kitap Yorumu: Karanlık Ateş - Karen Marie Moning (Ateş #1)

Hiçbir şey göründüğü gibi değildi ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır.

Orijinal adı: Darkfever (Fever #1)
Tür: Yetişkin, paranormal




Karanlık Ateş'i bu kadar kısa zamanda okumak gibi bir planım yoktu. Goodreads'te peri etiketine sahip olduğunu görünce biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Perilerin büyük bir hayranı değilim. Ancak seriyi çok seven bazıları peri diye bakmamak gerektiğini ve çok değişik yaratıklar olduğunu söylediler. Ben de 4 liraya bulunca kitabı aldım. Pişman da değilim. Kitabın ilk sayfasından ön yargılarımın yanlış olduğunu fark ettim.

MacKayla Lane (Bu nasıl bir isim?) Georgia'daki küçük bir kasabada yaşayan pembe giymeyi çok seven sıradan bir kızdır. Eğitim için İrlanda'ya giden kardeşi Alina'nın öldürülmesiyle İrlanda'ya uçar. Ablasının katilini bulmaya kararlıdır. Burada daha önce varlığını bile bilmediği bir dünyada bulur kendini. Mac, bir Sidhe-kahinidir. (Aman ha, şi-kahini diye okunuyor. Alışmanız biraz zaman alacaktır. Başka kelimeler de var böyle.) Ve büyük bir tehlike sonucu yakışıklı, karizmatik Jericho Barrons ile tanışır. Kendi doğasını ve güçlerini keşfetmeye başlar.

Sidhe-kahini nedir derseniz, bu Fae alemini görebilme yeteneğine sahip bir insan demek. Fae (fey) ise ne üdüğü belirsiz yaratıklar açıkçası. Peri değiller orası belli. Bir sürü türleri var, bunlardan bazıları perileri anımsatıyor ama bazıları tamamen alakasız. Sidhe-kahinleri çok nadir insanlar ve Fae onları fark ederse direk öldürmeye eğilimli.

Konumuz böyle. Fae ırkının çok orijinal olduğunu belirtmeliyim. Biraz da karakterlere değineceğim.

Ana karakter Mac'i sevdim ama bazı sinir bozucu yönleri vardı. Kız ölüm tehlikesiyden bile Barrons beni beğenir miydi? derdinde. Yine de kitabın sonlarında kendini daha çok sevdirdi diyebilirim. En azından aklını başına toplamıştı.. Ayrıca ablasına olan bağlılığına hayran kaldım.

saca Mac
Barrons'u ise aksine ben bile çok sevdim. Kendi hakkında pek bilgi alamadık, duyduğuma göre son kitabı (yakın zamanda çıktı) okumayanlar da bilmiyormuş. Teorimi buraya yazıyorum, ikinci kitabı okuyunca yeni teoriler üreteceğim!

Çok havalı biriydi ve Mac'in aksine düşünmeden işe kalkışmıyordu. Mac'le iyili bir ikili olduklarını düşünüyorum. 
Kitabın sonlarına doğru Mac & Barrons
Mac ve Barrons'un yanında yer alan pek fazla kişi yok. Bir gariban Fiona var, ki onun da ne olduğunu anlamış değilim. İkinci kitapta umarım daha çok yer alır. 
Düşmanlar ise say say bitmiyor. Tek tek saymayacağım ama hepsi de nefret edilesiydi.
Haa bir de o V'lane var. Onun iyi mi kötü mü olduğunu hiç bilemiyorum. (Kitapta hiç kimsenin ne olduğunu bilmiyorum resmen ._.)

Sonuç olarak kitap çok orijinal ve sıkmayan, yazımıyla da güzel bir kitap. Ancak Mac'in saflıklarından ve bazı gereksiz ayrıntılardan dolayı bir puan kırıyorum. Yine de bu kitap okunmalı!





3 Mayıs 2014 Cumartesi

Etkinlik: Kitaplarda Sevmediğim 5 Şey



Diğer 4 blogger'la birlikte böyle bir etkinlik yapmaya karar verdik, Diğer katılımcılar: 

Vampirellanın Güncesi
Kutsal Yorumcu
Bookowski
Kitap İklimi
Fanboyun Günlüğü

1) 'Tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi verdim.' bu klişe çok çeşitli biçimlerde sürekli karşımıza çıkıyor. Gerçekten gına geldi. Eğer bu cümle her geçtiğinde bir shot atsaydım alkol komasından giderdim.

2) Aşk üçgenleri. Kızımızın iki karakter arasında yaprak gibi savrulması o kadar da iyi bir şey değil. Ayrıca gerçek hayatta bir insan iki kişiye birden aşık olamaz. O zaman aşk değildir. Derin düşünceler neys

3) Güçsüz karakterler. Karakterler zırlak, zayıf olmamalı çünkü onları okumak eğlenceli olmuyor. Karakter şöyle kick-ass olursa her şey daha güzel oluyor.

4) Geçiş kitaplarında durgunluk. Genellikle (Ateşi Yakalamak hariç) üçlemelerin ikinci kitabı geçiş kitabı olduğu için bir yavaşlık, durgunluk söz konusudur. Bu olmamalı bence çünkü okuyucuyu seriye bağlamak önemli.

5) Cilt yok. Yurtdışında hemen her kitabın ciltli ve ciltsiz halleri mevcut, bu onlar için çok iyi. Bizde ise yalnızca birkaç seri ciltli, bunun dışında Pegasus ciltli kitaplar çıkarıyor. Yayınevlerinin daha duyarlı olmasını istiyorum, istiyoruz.


Şu güzelliğe bakar mısınız? (Grisha üçlemesi)